Santa Cruz Adası’nın lav tünellerini keşfedin; antik volkanik geçitleri inceleyin ve bu doğa harikasında çarpıcı jeolojik oluşumlara tanık olun.
Santa Cruz’un yeşil bitki örtüleriyle kaplı ve scalesia ağaçlarıyla çevrili devasa çukurları Los Gemelos’u gördükten sonra yol arkadaşlarımla birlikte rotamızı lav tüneline çevirdik. Kiraladığımız araç yaklaşık 8 km uzaklıktaki lav tüneline doğru yol alırken zihnimde bu yerle ilgili net bir fikir yoktu. Nasıl bir şeyle karşılaşacağımı ve neler göreceğimi hiç bilmiyordum.
Yolculuk yaklaşık 15 dakika sürdü. Bir kısmı asfalt bir kısmı çamurlu olan yollarda geçen 15 dakikanın sonunda lav tünelinin giriş bölümüne geldik. Tünelin girişi beklediğimden farklı olarak oldukça mütevaziydi. Mütevazi bir tabela dışında ortada herhangi başka bir şey yoktu. Hatta tünelin girişini bile görmek o kadar kolay değildi. Kim bilir belki de insan eliyle bu doğal yapının etrafını bozmak istememişlerdi.
Tünele girmek için hazırlıklarımı yapmaya başladım. Fotoğraf makinamın çalıştığından ve üzerimin en az şekilde kirlenmesi için kafamda çeşitli planlar yaptıktan sonra tünelin girişine doğru yürüdüm. Girişte bizi karanlık tünele doğru inen merdivenler karşıladı. İçimdeki ürperti sebebiyle merdivenin basamaklarını inmeden önce biraz durdum. Sanki son bir derin nefes almalı ve bu karanlık tünele öyle inmeliyim diye düşündüm. Işığa son bir selam verip basamakları teker teker inmeye başladım. Artık karanlık tünele doğru yavaşça giriş yapıyor ve ışığı arkamda bırakıyordum.
Tüneldeyim!
Lav tüneline girdiğimde ilk hissettiğim nemli havaydı. Tünelin zemininde, duvarlarında ve soluduğum havada nemi net bir şekilde görüyor ve hissediyordum. Tünel tamamen karanlık değildi. Belli aralıklarla yerleştirilmiş olan aydınlatmalar tüneli kısmen de olsa aydınlatıyor ve karanlığın neden olabileceği korku ve kazalara karşı yardımcı oluyordu. Yavaş yavaş gözlerim, cildim, ciğerlerim ve tüm vücudum yerin altındaki bu karanlık ortama uyum sağlamaya başladı. Kısa süreli bu uyum sürecinin hemen ardından içimdeki merak duygusunun da dürtmesiyle tünelin içlerine doğru peyderpey ilerlemeye başladım.
Tünelin yüksekliği yaklaşık 8 metreydi. Yan duvarlar da oldukça genişti. Ancak bu genişlik bile zaman zaman tedirginlik hissetmeme engel olamıyordu. Zemin çok düzgün olmasa da tünelin içinde yürümek genel olarak oldukça rahattı. Yine de zaman zaman bazı kayaların üzerine çıkmam, aralarından geçmem veya yerdeki su birikintilerine dikkat ederek yürümem gerekiyordu.
Bir noktada çok zor bir geçiş vardı. Kayaların üst üste binerek kapattığı bu bölümü geçebilmek için sürünmek gerekiyordu. Kirlenmek güzeldir deyip yüzü koyun yere uzandım ve biraz da korkarak bu kısımdan geçtim. Tünelin uzunluğu yaklaşık 1 km’ydi. Tünelin tamamı bir aydınlatma sistemiyle donatılmıştı. Bu sayede yürüyüş yolu ve tünelin detayları rahatça görülebiliyordu.
Tünelin Sonu
1 km’lik yolu zaman zaman tedirginlik duyarak, biraz kirlenerek ve çokça doğanın gücüne hayran kalarak tamamladım. Tünelin sonunda bizi yine bir merdiven bekliyordu. Bu kez basamaklar aşağı doğru inmiyor yukarı doğru çıkıyordu ve karanlığı geride bırakarak ışığa kavuşturuyordu. Merdivenleri yavaş yavaş çıkarken doğanın bu muhteşem eseriyle vedalaşmak için tünele son bir kez baktım.
Birkaç Öneri ve Bilgi
Lav tüneline gelmek için ya bir taksi ya da özel bir araç kiralamanız gerekiyor. Lav tüneline girişte herhangi bir ücret ödenmiyor. Tünel genel olarak yeterli bir ışığa sahip olsa da isterseniz yanınızda bir baş lambası veya fener de getirebilirsiniz. Yanınıza su almayı ihmal etmeyin. Eğer mümkünse lav tünelini ziyarete tek başınıza gitmeyin. Her ne kadar oldukça güvenli bir yer olsa da yerin altındaki bu tünelde başınıza ne geleceğini bilemezsiniz.
Galapagos Adaları hakkında merak ettiğiniz diğer konular için aşağıda listelediğim diğer yazılarıma da göz atmayı unutmayın!
Galapagos Adaları Gezi Notları 1 – Seyahatin Planlanmasi
Galapagos Adaları Gezi Notları 2 – Galapagos’la Tanışma
Galapagos Adaları Gezi Notları 3 – Tortuga Bay
Galapagos Adaları Seyahat Notları 4 – Los Gemelos