Son bir yılın benim için farklı destinasyonları görme ve farklı mekanların lezzetlerini deneme açısından oldukça verimli bir yıl olduğunu söyleyebilirim. Bu deneyimlerim arasında OD Urla’yı özel bir yerde konumlandırıyorum. Birçok yönüyle beklentilerimi aşan ve yemek kültürünün ne kadar karmaşık bileşenleri olduğunu görmemi sağlayan bir deneyimdi. OD Urla, aldığı Michelin yıldızları ile de sadece Türkiye’de değil dünyada gastronomiye gönül vermiş insanları etkilemiş, eşsiz tatlar ve olağanüstü hizmet sunan bir mekan. İşte bu unutulmaz deneyimimin detayları.
Osman Sezener
OD Urla’daki deneyimime geçmeden önce kısaca OD Urla’nın kurucusu şef Osman Sezener’den bahsetmek istiyorum. İzmir doğumlu olan Osman şef restoran (Ristorante Pizzeria Venedik, İzmir) işletmecisi olan Egeli bir aileden geliyor. Türkiye’de turizm alanında üniversite eğitimi aldıktan sonra New York French Culinary’e eğitim almaya gidiyor. Bu eğitimlerden sonra farklı restoranlarda çalışmaya başlamış ve aile restoranın gelişmesine büyük katkı sağlamış. 2018 yılına gelindiğinde ise “tarladan sofraya” ve “sıfır atık” ilkeleriyle OD Urla’yı açmış. Ürün satın alırken yerel ürünleri ve üreticileri tercih etmesi, bazı ürünleri kendi bahçelerinde yetiştirmesi ve farklı işbirlikleriyle yeni markaları hayata geçirmesi Osman şefin Ege’nin ve Türkiye’nin gastronomi birikimine katkı sağlayanlar arasında önemli bir yere sahip olduğunu gösteriyor.
OD Urla
OD Urla deneyimimi üç farklı başlık altında paylaşmak istiyorum: Fiziksel Özellikler, Servis ve Yemekler. Restoranları bu üç başlıkta ele almak yeterli olursa böyle devam edeceğim. İlerleyen yazılarda bu konunun nasıl şekilleneceğini birlikte göreceğiz.
Fiziksel Özellikler
Restoran, Urla merkeze çok yakın bir konumda kapalı ve açık olmak üzere iki alanda hizmet sunuyor. Girişten itibaren ağaçlarla ve bitkilerle kaplı yolda yürürken öncelikle restoranın bahçe alanını görüyor ve devamında restoranın kalbi olan kapalı bölüme ulaşıyorsunuz. Oldukça şık bir ambiyans sunan OD Urla’dan içeri adım attığınız anda modern ve zarif tasarımıyla dikkat çeken bir atmosferle karşılaşıyorsunuz. Masalar arası mesafe oldukça iyi ayarlanmış, bu da size hem samimi bir deneyim hem de mahremiyet sağlıyor. Kapalı bölümde yer alan bar masası şeklindeki bölüm ise hem mutfaktaki enerjiye ortak olmak hem de yemeklerin servis heyecanını gözlemlemek adına oldukça cazip bir yer. Bu ziyaretimde ben de bu bölümde oturma şansı elde ettim.
Servis
Menüsüyle, mekan tasarımıyla ve ödülleriyle kendini iddialı bir yere konumlandımış olan bir restoran gittiğinizde elbette serviste de benzer iddialı seviyeyi görmek istiyorsunuz. OD Urla bu açıdan da oldukça başarılı bir restoran. Müdüründen resepsiyondaki personeline, şeflerinden garsonlarına kadar tüm çalışanlar işlerini en iyi şekilde yapmaya çalışıyor ve bunu da başarıyorlar. Servis personelinin profesyonelliği ve misafirperverliği, bu sofistike ortamı daha da cazip hale getiriyor.
Yemekler
Bu başlık altında size kısaca OD Urla’da denediğim lezzetlerden bahsedeceğim. Unutmayın, bu tip restoranlar yaşayan mekanlardır ve dönemsel olarak menülerini tazeler ve değiştirirler. Bu nedenle denediğim lezzetlerden bazıları artık menüde olmasa da paylaşacağım bilgiler size restoranın genel menüsü hakkında bilgi verecektir.
1. Kalamar
Tel sepette açık odun ateşinde pişirilen kalamar, havuç suyunda pişirilen nohut (rezene tohumu, kişniş tohumu, kakule), incir ağacı yaprağından hazırlanan aromatik yağ, havuç turşusu ve havuç filizleri ile servis ediliyor. Denizle toprağın buluştuğu bu tabakta tatların keyifli geçişini hissediyorsunuz.
2. Odun Ateşinde Ahtapot
Fırın ve ızgara pişirme teknikleriyle hazırlanmış olan ahtapot Bozdağ patatesiyle yapılmış isli pürenin üzerinde servis ediliyor. Ayrıca bir beybi patates, fermente nar ekşisi, islenmiş pabrika ve kıtır pırasalar da bu ana ikiliyi tamamlıyor. Bu tabakta da hem denizin hem de toprağın ürünleri birlikte sunuluyor. Yerel bir patates türüyle hazırlanmış püre fazladan bir alkışı hak ediyor.
3. Çiğ Çipura ve OD Bostan’dan Salatalık Sos
Altta salatalıktan yapılan vinegret bir sos ve yanında ıspanaktan elde edilen yeşil yağ. Bu yağ ve sos ikilisinin içinde bulunan iki gün dry agedde bekletilmiş balık enfes bir lezzete ulaşıyor. Ege otlu mayonez ve yonca, yeşil elma, salatalık turjusunu da yağ ve sos ile bilirkte dikkate aldığınızda çiğ balığın sertliğinin yeşil renklerle hafiflediğini anlıyorsunuz.
4. Dereotlu Sorbe
Alttaki crumble ve dereotundan yapılmış yağın üstüne dereotuyla yapılan sorbe konulmuş. Böylece ara geçişte damağı temizleyip ferahlatan bir mola verilmiş oluyor.
5. Dana Dil
Briyoş ekmek üzerinde kimyonlu mayonezle birlikte servis edilen meşe odun ateşinde pişmiş dana dil. Yemeğin bu ana unsuruna maydanoz, sumak ve narla eklenmiş. Dana dil sevenler için nefis bir bileşim.
6. Ayva Tabağı
Ayva severler için muhteem bir tabak. Solda ayva gratenler (farklı baharatlarla yapılan şerbetle tatlandırılıyor), Türk kahveli bir sos, ayvalardan hazırlanan jel ve Türk kahvesi dondurması. Bir meyve ile kahvenin nasıl güzel eşleşebildiğini gösteren leziz bir tabak.
7. Kuzukulağı Cin
Tatlı – ekşi kokteylleri sevenler için baharatlı hafif bir kokteyl.
Son Olarak
Sonuç olarak OD Urla gastronomi anlamında yaratıcılığın ve lezzetin sınırlarını zorluyor. Bunu yaparken de yerel ürünleri evrensel yaklaşımlarla harmanlıyor. Dilerim Osman şef ve ekibi her daim bu yüksek enerjilerini korur ve OD Urla gastronomi dünyasında her daim var olmaya devam eder. Unutmadan söyleyeyim; OD Urla bahçesindeki küçük butik bir otelde konaklama hizmeti de sunuyormuş. Deneyimlemediğim için bu otel için bir şey diyemeyeceğim.
Yazımı şair Necati Cumalı’nın “Urla” şiirinden kısa bir bölümle bitirmek istiyorum.
Diyelim bir masa var önümde
Elimde bardak
Oturmuş içiyorum
Bardak mı Urla mı tuttuğum?