Galapagos Adaları sadece su üstü güzellikleriyle değil su altı güzellikleriyle de gezginleri kendisine hayran bırakan bir destinasyon. Dünyanın birçok bölgesinden dalış meraklısının Galapagos Adaları’na gelmesi boşuna değil. İster onlarca kez dalış gerçekleştirmiş bir balık adam olun isterseniz su üstünde kalmaya çalışan bir yüzme meraklısı, Galapagos Adaları’nın renkli su altı dünyası sizi de kendine hayran bırakacak.
Bu yazıyı okuduktan sonra Galapagos Adaları’nın su altı zenginliklerini çektiğim videoyu izlemeyi unutmayın. Video için tıklayın!

Mutlaka Suyun Altını da Görmelisin
Sıcak havadan kaçıp otelin serin lobisine sığınmıştım. Son birkaç gündür yaptığım etkinliklerden ve sıcak havadan yorulmuş bugünü dinlenerek geçirmeye karar vermiştim. O güne kadar Galapagos’ta gördüklerimle ilgili aldığım notların üzerinde geçiyor ve çektiğim fotoğrafları inceliyordum. O sırada yanımda oturan grubun Galapagos Adaları’nın su altı zenginlikleriyle ilgili konuştuklarını duydum. Bu deneyimin ne kadar unutulmaz bir tecrübe olduğundan ve gördükleri karşısında nasıl etkilendiklerinden bahsediyorlardı.
Aslında ben de Galapagos’a gelmeden önce yaptığım araştırmalarda adaların su altı zenginlikleriyle ilgili birkaç yazı okumuştum. Dayanamayıp sohbete dahil oldum ve yaptıkları aktiviteler hakkında bilgi almaya çalıştım. Nasıl gitmişler, neler görmüşler, tura ne kadar ödemişler gibi sorularımı peş peşe sıraladım. Şanslıydım! Tüm sorularıma hiç sıkılmadan detaylıca cevap verdiler. Onlar anlattı, ben de notlarımı aldım. Yarım saatin sonunda elimde Galapagos Adaları’nın su altı zenginlikleriyle ilgili birinci ağızdan alınmış kıymetli bilgiler vardı.
Sohbetin ardından hemen odama çıktım ve internete girip bu bölgedeki su altı aktiviteleriyle ilgili araştırma yapmaya başladım. İçimde bu maceranın heyecanı, kulağımda ise sohbet sırasında bana söylenen “Mutlaka suyun altını da görmelisin.” cümlesi vardı.
Önce Rezervasyon
İnternette araştırma yapınca gördüm ki Galapagos Adaları’nda keyifli bir su altı deneyimi için öncelikle doğru acenteyi bulmalıymışsınız. Bu konuda internetten ve kaldığınız otelden destek alabilirsiniz. Ben bu iki kaynağı da kullanıp bir acente belirledikten sonra rezervasyon yaptırmak için hemen acentenin yolunu tuttum.
Şanslıydım, acente otele çok yakındı. Acentedeki kısa tanışma sonrasında hemen konuya girdik. Acente görevlisi en uygun turu bulabilmek için bana dalış mı şnorkel mi tercih ettiğimi, hangi canlıları görmek istediğimi ve kaç günlük bir tur planladığımı sordu. Bu sorulara verdiğim cevaplarla katılabileceğim turları belirledik. Tüm turların fiyat, süre, destinasyon, tekne boyutu, öğle yemeği, dalış ekipmanı gibi tüm detaylarını inceleyip turlardan birini seçtim.Ödememi yaptım ve acenteden ayrıldım.
Burada ufak bir ara verip günlük turların fiyatları hakkında kısa bir bilgi vereyim. Fiyatlar genelde 100$’dan başlayıp 250$’a kadar gidiyor. Elbette üst sınır sizin tercihlerinize göre daha da yukarılara çıkabilir. Turların fiyatlarını öğrenirken aldığınız fiyata %12’lik verginin dahil olup olmadığını mutlaka sorun.
Kuzeye Doğru Yola Çıkıyoruz
Ertesi gün sabah 8’de acentenin önünde buluştuk. Benim dışımda bu turu satın alanlarla ilk kez orada tanıştım. Birlikte limana gidip teknemizdeki yerimizi aldık. Teknemiz orta boyutta bir tekneydi. (Unutmayın, eğer deniz tutması sorununuz varsa Galapagos Adaları’nda dalış veya şınorkel turlarında orta veya büyük boy tekneleri tercih edin. Aksi taktirde özellikle dalgalı günlerde deniz yolculuğunda sorunlar yaşayabilirsiniz.)
Tekne yavaşça limandan ayrıldı. Hava güneşli ve sıcak, deniz ise masmavi ve sakindi. Tura katılanlar olarak ne kadar heyecanlı olduğumuz kolayca anlaşılıyordu. İlk durağımıza doğru ilerlerken bir yandan denizi izliyor bir yandan da rehberimizin anlattıklarını dinliyorduk.

Galapagos’ta İlk Tecrübe, İlk Korku
Kısa bir yolculuk sonrasında günün ilk durağına geldik. Rehberimiz buranın beyaz uçlu köpek balıkları için dinlenme alanı olduğunu, şnorkelle daldığımızda deniz tabanında ve kayalık alanlarda dinlenen köpek balıklarını görebileceğimizi söyledi. Her gün köpek balıklarıyla yüzen birisi olmadığım için bu bilgi beni biraz korkuttu. Gruptan birilerinin köpek balıkları saldırır mı, hiç böyle bir olay yaşadınız mı gibi soruları üzerine bu cins köpekbalıklarının saldırgan olmadığını ve bu zamana bir saldırı olayının yaşanmadığını öğrendik.
Tüm tedbirlerimi alarak sakince suya girdim. Denizde yaklaşık 5 dakika yüzdükten sonra 10-15 metre ötemde ilk köpekbalığını gördüm. Zemine yakın bir noktada sakin bir şekilde yüzen köpekbalığını biraz korkarak biraz da merakla izledim. O an zaman durmuş gibiydi. Onlar ev sahibi biz ise misafir diye düşündüm. Bir süre daha izlediğim köpekbalığı sakin bir şekilde yüzmeye devam edip uzaklaştı.


Biz ise meraklı gözlerle yüzmeye devam ettik. Derken birden karşımıza bir deniz kaplumbağası çıktı. O güne kadar belgesellerde, dergilerde veya internette gördüğüm canlı tam karşımdaydı. Deniz kaplumbağası da köpekbalığı gibi ev sahibi edasıyla suyun içinde aheste aheste yüzüyordu. Bir süre ona eşlik ettik. Meraklı gözlerin etrafını sardığı kaplumbağa ise sakinliğinden hiç ödün vermeden yoluna devam etti. Kısa bir süre sonra da gözden kayboldu. Suyun altındayken zaman çabuk geçiyordu. Rehberimiz hepimize zamanın dolduğunu ve artık tekneye dönmemiz gerektiğini söyledi. Daha göreceğimiz çok şey vardı.

İkinci Dalış Noktasına Doğru
Tekne ikinci dalış noktasına varır varmaz hiç vakit kaybetmeden hazırlıklarımızı yaptık ve kendimizi okyanusun serin sularına bıraktık. İkinci dalış noktamız kayalık ve akıntısı bol bir noktaydı. Ayrıca birinci dalış noktasına göre daha derin ve balık çeşidi açısından da daha zengindi. O nedenle yüzerken bir yandan gördüklerimizin tadını çıkarıyor bir yandan da akıntıya karşı dikkatli olmaya çalışıyorduk.
Suya girdikten kısa bir süre sonra etrafımız rengarenk balıklarla sarılmıştı. Balıkların bir kısmı kendi halinde beslenirken bir kısmı ise gruplar halinde suyun içerisinde bir aşağı bir yukarı yüzüyordu. Biz bu balıkları izlerken bir anda karşımıza iki deniz aslanı çıktı. Oldukça hareketli ve meraklı olan bu iki deniz aslanı yukarı dünyanın misafirlerini meraklı gözlerle sürekli takip ediyordu. Kısa bir süre bizimle yüzdükten sonra her ikisi de geldikleri gibi bir anda ortadan kaybolup gitti.





Sessiz Bir Dev Yaklaşıyor
Deniz aslanlarını görmek bizi heyecanlandırmıştı. Bu kısa deneyim bile hepimizi neşelendirmişti. Oysa asıl şoku birazdan yaşayacaktık. Rehberimiz dahil kimsenin aklında olmayan bir güzellik birazdan bize merhaba diyecekti. Durumdan habersiz yüzmeye devam ederken büyük bir şeyin bize doğru yaklaştığını fark ettik. Uzaktan ne olduğunu anlayamadığımız ama büyük olduğunu fark ettiğimiz şey bizi korkutmaya başlamıştı. Sonuçta okyanustaydık ve burada neyle karşılaşabileceğimizi kestirmek zordu.

Tüm bunlar zihnimde akıp giderken bize doğru yaklaşan şeyin bir MANTA balığı olduğunu anladık. Yaklaştıkça büyüklüğü daha da artan bu balığı tesadüfen görmüş olmak bir mucizeydi. Daha önce böyle bir şey görmemiştim. Bu balık yüzmüyor adeta suyun içinde kanat çırpıp uçuyordu. Mantanın güzelliği karşısında donup kalmıştım. Kocaman yüzgeçlerini bir aşağı bir yukarı sallandırıp etrafımızda yüzerken onu izlemek nefes kesici bir tecrübeydi. Sanki zaman durmuş ve tüm Galapagos Adaları seyahatim bu an için yapılmıştı.
Son Destinasyon
Tekneye döndük, kurulandık ve son durağımıza doğru yola koyulduk. Üçüncü durağımız deniz kaplumbağalarının yumurtalama yaptığım bir plaja oldu. Rehberimizin dediğine göre bu plaj deniz kaplumbağalarının ada içlerine yumurta bırakmak için karaya çıktıkları bir plajmış. O yüzden kumsalı terk edip adanın içlerine doğru gitmek yasakmış.
Plajın kumu yumuşacık denizi ise turkuaz rengindeydi. Burası adeta cennetten bir köşeydi. Yaklaşık yarım saat burada kaldık. Belki bir deniz kaplumbağası göremedik ama yine dönüş yolunda kısa bir mola vermek hepimize iyi gelmişti. Artık günü bitirmiş ve dönüş yoluna koyulmuştuk.


Galapagos Adaları’na bir seyahat planlıyorsanız, Galapagos Adaları Gezi Notları 1 – Seyahatin Planlanması başlıklı yazımı mutlaka okumalısınız.