İster hafta sonu ziyaret edin ister kendi şehrinizi keşfedin, Toronto sayısız cazibe merkezi, harika yemekler ve canlı mahalleler sunar. CN Kulesi gibi ikonik yapılardan St. Lawrence Pazarı’ndaki (Güney) gizli hazinelere kadar, bu çeşitlilik dolu şehirde her türden gezgine hitap eden bir şeyler var. Bu yazıda Toronto’da görülmesi gereken yerleri paylaşacağım!
Distillery District
Çevresinde akan zamana direnip bir yandan geçmişin izlerini taşımaya devam eden bir yandan da çağın ihtiyaçlarına cevap veren yapıları her daim sevmişimdir. Toronto’nun ulusal tarihi alanlarından biri olan Distillery District bunun güzel bir örneği. Buranın kökleri William Gooderham ve James Worts tarafından 1832’de kurulan ve zamanla Britanya İmparatorluğu’nun en büyük damıtımevine dönüşen Gooderham & Worts’a dayanıyor.


Kırmızı tuğla binaların oluşturduğu kompleks 150 yılı aşkın süre hizmet verdikten sonra 1990 yılında kapanmış. Yıllarca atıl kalan tesis restorasyon çalışmalarıyla birlikte 2003 yılında yeniden doğmuş ve şehirdeki sanatın, kültürün ve yaşamın hareketli noktalarından biri haline gelmiş. Toronto’nun en ilham verici yaşamsal yerlerinden biri olan Distillery District keyifli bir gün geçirmek isteyenler için doğru bir adres. Distillery District hakkında daha fazla bilgi için: https://www.thedistillerydistrict.com/ & https://thedistilleryheritage.com/
St. Lawrence Market (South)
İki yüzyıldan fazla bir süredir Torontolulara hizmet veren bu tarihi pazar yeri, yeme içmeye meraklı herkesin mutlaka ziyaret etmesi gereken bir nokta. 120’den fazla satıcının bulunduğu pazarın alt ve giriş katlarında; meyve, sebze, baharat ve hazır yiyecek dükkanları yer alıyor. Damak tadına düşkün olanlar için tam bir cennet. İkinci kat ise genellikle sanatsal etkinliklere ayrılmış. St. Lawrence Market’ı gezdikten sonra dilerseniz içerdeki satıcılardan birinden yemek alabilir ve binanın hemen dışındaki oturma alanlarında keyifle yiyebilirsiniz. Haftanın her günü açık olan pazarla ilgili daha fazla bilgi için: stlawrencemarket.com


Royal Ontario Müzesi (ROM)
Toronto Gezi Rehberi başlıklı bir yazıda Kanada’nın en meşhur müzesi olan ve Toronto’nun merkezinde bulunan Royal Ontario Müzesi’nden bahsetmemek olmazdı. Burası sahip olduğu sergi salonlarıyla ve koleksiyonlarla devasa bir kültür kalesi.
1914 yılında açılmış olan müzede dünyanın farklı bölgelerine ve zaman dilimlerine ait 18 milyondan fazla sanat eseri sergileniyor. Bu eserler dinozorlar, kuşlar, Ortadoğu, Çin, Mısır, oyuncak askerler ve dünya hazineleri gibi birbirinden farklı onlarca galeride ziyaretçilerle buluşuyor. Royal Ontario Müzesi’ni birkaç saatte gezmek pek mümkün değil. O nedenle eğer zamanınız varsa müzeye en azından tam gün ve hatta yapabiliyorsanız iki gün ayırmanızı öneririm. Müze hakkında daha fazla bilgi için: https://www.rom.on.ca/
CN Tower
Toronto’nun merkezinde dolaşırken başınızı hafifçe yukarı kaldırdığınızda muhtemelen oldukça yüksek bir kule göreceksiniz. Burası şehrin en ünlü sembollerinden biri olan CN Tower, yani CN Kulesi. 1976 yılında hizmete açılmış ve toplam yüksekliği 553,3 metre olan kuleyi her gün yüzlerce kişi ziyaret ediyor. Toronto’nun gökdelenlerle çevrili merkezinden uzaklaşıp şehre yukarıdan bakmak isteyenlerin en popüler duraklarından biri CN Tower’dır.


Burada bütçenize göre farklı deneyimlerden yararlanabilirsiniz. En çok tercih edilen seçenek, 346 metre yükseklikteki ana gözlem alanına çıkarak Toronto’nun muhteşem manzarasını gökyüzünden izlemek. Daha fazla heyecan arayanlar ise ek bir ücret ödeyerek 447 metre yükseklikteki “The Top” bölümüne çıkabiliyor. Ayrıca, macera tutkunları için “EdgeWalk” adlı etkinlik de bulunuyor; özel halatlarla güvence altına alınarak kulenin dış kısmında yürüyüş yapma deneyimi sunuyor. CN Tower ve biletler hakkında daha fazla bilgi almak için https://www.cntower.ca/ adresini ziyaret edebilirsiniz.
Harbourfront
Toronto, suyla iç içe yaşamayı seven bir şehir. Özellikle Ontario Gölü çevresinde hem şehir sakinlerinin hem de ziyaretçilerin keyifle vakit geçirebileceği pek çok güzel nokta bulunuyor. Bu yerlerden biri de şehrin göl kıyısındaki en canlı bölgelerinden Harbourfront.

Uzun yürüyüş yolları, yemyeşil parkları, göl manzaralı kafeleri ve restoranlarıyla burası, güzel havalarda Toronto’nun tadını çıkarmak için mükemmel bir adres. Dilersen sahil boyunca yürüyebilir, gölde gezi tekneleriyle kısa bir tura çıkabilir ya da sadece bir bankta oturup gölün huzur veren manzarasının tadını çıkarabilirsin.
Alışveriş
Alışverişi seviyorsanız, Toronto sizi asla hayal kırıklığına uğratmayacak. Şehir her zevke ve bütçeye hitap eden sayısız seçenek sunuyor. Gününüze şehrin kalbinde yer alan Eaton Centre’da başlayabilirsiniz; burada dünyaca ünlü markalardan yerel tasarımcılara kadar yüzlerce mağaza bulabilirsiniz. Kısa bir metro yolculuğuyla ulaşabileceğiniz Yorkdale Shopping Centre ise zarif atmosferi ve lüks markalarıyla alışveriş deneyimini bir üst seviyeye taşıyor.
Daha yaratıcı ve rahat bir atmosfer arayanlar için Queen Street West, trend butiklerin, yerel tasarımcıların ve sokak modasının kalbinin attığı yer. Hemen yakınındaki Kensington Market ise vintage sevenlerin ve dünyadan farklı kültürlerin eşyalarını keşfetmek isteyenlerin uğrak noktası. Eğer alışverişi lezzetle birleştirmek isterseniz, St. Lawrence Market (South) taze ürünler, yerel lezzetler ve Toronto kültürünün gerçek bir yansımasını sunuyor. Son olarak, biraz lüks bir deneyim yaşamak isteyenler için Bloor-Yorkville, şık butikleri ve tasarımcı mağazalarıyla şehrin en zarif bölgelerinden biri.

Lezzetli Türk yemeklerinin tadını çıkarabileceğiniz bir yer arıyorsanız, “Toronto’da Türk Yemeği Nerede Yenir?” makaleye göz atın!