Yine sabah erken bir saatte acentenin önünde buluşup iskeleye doğru yürüdük. Bu sefer daha ufak bir tekneyle güneye doğru gidecektik. Hedefimiz Santa Fe Adası’ydı. Doğrusunu söylemek gerekirse dün yaşadığım tecrübelerimin ardından bugünden çok da bir beklentim yoktu. Birkaç balık daha görür ve Galapagos Adaları’ndaki su altı keşfimi tamamlarım diye düşünüyordum. Tekneye biner binmez Santa Fe’ye doğru yol almaya başladık.
Kristal berraklığındaki sularda şnorkelle yüzerken yakalandığım oyuncu denizaslanlarından zarif deniz kaplumbağalarına kadar her şey YouTube kanalımda; izlemek için TIKLAYIN!
Santa Fe’ye Vardık
Yaklaşık 2 saat süren sarsıntılı bir yolculuk sonrasında Santa Fe Adası’na geldik. Bu sefer okyanus biraz dalgalıydı. Kendimi yorgun hissediyordum. Tekne küçük olduğundan dalgalar beni sarsmıştı.

Tekne önce adanın kayalık bir noktasında demirledi. Kayalıklar burayı kendilerine mesken tutmuş okyanus kuşlarıyla doluydu. Bize söylenene göre bu bölge birçok farklı balık tarafından üremek ve beslenmek için tercih ediliyormuş. Bu sayede suda farklı balık türlerini görmemiz mümkünmüş. Hemen şnorkellerimizi takıp kendimizi suya bıraktık.

Suya girer girmez etrafımız birbirinden farklı ve renkli balıklarla sarıldı. Balıkların kimisi tek başına yüzerken kimisi koca bir sürünün güvenli ortamında takılıyordu. Bir yandan balıklarla yüzüp onlara dokunmaya çalışıyor, bir yandan da fotoğraflarını çekmek için uğraşıyordum. Yüzeyde derin bir nefes alıp sürülerin içine doğru dalmak belki de işin en eğlenceli kısmıydı.






Sudaki herkes bu anların tadını çıkarırken 1 saatlik zaman diliminin dolduğunu öğrendik. Tekneye geri dönüp kurulanmaya başlamıştık ki teknemiz ikinci dalış noktamıza doğru hareket etti.
Denizaslanlarıyla Yüzmek
İkinci dalış noktamızın adı Barrington Bay’di. Burası turkuaz renkli suyuyla ve denizaslanlarıyla Santa Fe Adası’nın en özel noktasıydı. Bembeyaz kumu ve kristal gibi berrak suyuyla bu körfez muhteşem güzellikteydi.

Barrington Bay onlarca denizaslanıyla dolu bir koydu. Özellikle koyun kayalık kısımları denizaslanlarını görebilmek için en doğru alandı. Bunu bildiğimizden biz de dalış sırasında kayalık alana paralel şekilde yüzüyorduk.
Derken ilk denizaslanı kendini gösterdi. Meraklı gözlerle bize bakıyor ve bizi inceliyordu. Muhtemelen ilk kez insan görmüyordu. Daha önce sayısız ziyaretçiyle karşılaşmış olmalıydı. Birkaç saniyelik bu meraklı inceleme sonrasında bizlerin tehlikeli olmadığımızı düşünüp etrafımızca hızlıca yüzmeye devam etti. Zaman geçtikçe etrafımızdaki denizaslanı sayısı artıyordu. Artık onlar bize biz de onlara alışmıştık. Yüzmüyor sanki karşılıklı oyun oynuyorduk.






Dalış öncesinde rehberimiz denizaslanlarının gruplar halinde yaşadığını ve grupların mutlaka birer lideri olduğunu ve diğerlerine göre daha iri olan bu lider denizaslanının tedbir amacıyla denizaslanlarıyla insanlar arasında yüzebileceğini söyledi. Tam da dediği gibi oldu ve iri bir denizaslanı bir anda belirip sürüyle aramızda yüzmeye başladı. Ara sıra görünüyor ve çevremizde yüzerek adeta bize çok yaklaşmayın diyordu. Biz de onun bu mesajını alıyor ve o göründüğünde denizaslanlarından biraz uzaklaşıyorduk.
Yaklaşık 1 saat sonra tekneden bir ses bizi tekneye çağırıyordu. Dönme vaktinin geldiğini anlamıştık. Denizaslanlarıyla vedalaşıp tekneye geri döndük. Onlarla doğal ortamlarında neredeyse omuz omuza yüzmek muhteşem bir deneyimdi. Ne zaman o güne ait bir fotoğrafa veya videoya baksam bu muhteşem deneyimi keyifle hatırlarım.
Özetle
Bu iki gün boyunca Galapagos Adaları’nda gördüklerim adaların muhteşem deniz altı zenginliğinin sadece küçük bir bölümüydü. Yine de bu kısa zamanda gördüklerim bile benim için birer unutulmayacak anıydı.
Yolunuz Galapagos Adaları’na düşerse adaların su altı zenginliklerini mutlaka keşfedin. İster şnorkelle ister dalışla olsun fark etmez. Her ikisinde de görecekleriniz hayatınız boyunca unutamayacağınız tecrübeler olacak.

Diğer inanılmaz su altı deneyimleri için Galapagos Adaları Seyahat Notları 6 – Su Altı Keşifleri (Kuzey) adlı yazıma göz atabilirsiniz.