İstanbul’dan yola çıkıp Dedeağaç’a vardığımda saat öğleden sonra üç bucuk civarıydı. Ne yazık ki şehri tanımak ve her noktasını keşfedecek kadar geniş bir zamanım yoktu. Bu nedenle gezi rotamı iyi planlamalı ve mümkün olduğunca şehrin ruhunu yansıtan deneyimleri seçmeliydim. Ben de öyle yaptım ve bir solukta bu şehirde nereler gezilebilir oraları deneyimledim.
Dedeağaç’ın Kısa Bir Tarihi
Şehri keşfetmeye başlamadan önce gelin hızlıca şehrin tarihine bir göz atalım. Dedeağaç, Akdeniz Havzası boyunca konumlanmış diğer birçok sahil kasabası gibi oldukça eski bir balıkçı yerleşkesi. Bu sakinlik 19. yy’a kadar böyle devam etmiş. 19 yüz yıla gelindiğinde bu küçük kasabanın kaderi değişmeye başlamış. O dönem Balkanlarda ciddi bir demiryolu ağı inşaatı başlamış ve Dedeağaç da bu demiryolu ağları üzerinde bulunan yerlerden biriymiş.
Demiryolları tamamlanıp seferler başladıktan sonra şehri ziyaret eden ve şehirde ticaret yapan insan sayısı hızla artmış. Artan bu insan yoğunluğu sebebiyle bir zamanların balıkçı kasabası olan Dedeağaç bölgedeki önemli bir ticari merkez ve liman şehri olmuş. Her geçen sene daha da popüler olan şehrin bugünkü nüfusu ise 70.000 civarında.
Dedeağaç Deniz Feneri
Dedeağaç gibi denize komşu bir şehirde yapılabilecek en iyi şey sahil boyunca yürümek ve ciğerlerinizi masmavi denizin iyot kokusuyla doldurmak. Ben de öyle yapıp Dedeağaç’ı keşfetmeye sahilden başladım.
Sahile iner inmez de ilk gördüğüm şehrin sembolü olan Dedeağaç Deniz Feneri oldu. 1850 yılında Fransız bir şirket tarafından inşa edilmiş ve 1880 yılında faaliyete geçmiş olan deniz feneri 40 km uzaklıktaki gemiler tarafından bile görülüyormuş. Bembeyaz olan fenerin tepe kısmı ise yeşil. Halen aktif olan deniz feneri şehrin sembolü olduğu için şehri ziyaret eden her turistin bu fener önünde mutlaka bir fotoğrafı vardır.
Argo Sea & City
Deniz kıyısında bulunan bir şehirde denize nazır bir mekanda soluklanmak ve bir şeyler yiyip içmek elbette yapılacaklar listemde vardı. Bunun için en doğru yerlerden birinin Argo Sea & City isimli cafe-bar olduğunu öğrendim. Vasileos Alexandrou Caddesi üzerinde bulunan mekan oldukça geniş. Cafe-bar olarak tarif edebileceğim mekanın menüsünde birbirinden farklı birçok şey bulmanız mümkün. Bence Argo Sea & City hem yazın hem de kışın soluklanmak için iyi bir alternatif.
Nisiotiko Tavernası
Yunanistan’a gittiğinizde birbirinden farklı lezzetli meze ve deniz ürünü yeme şansınız olacak. Bu tecrübelerinizi biraz da müzik ve eğlenceyle renklendirmek isterseniz o zaman mutlaka bir tavernaya gitmelisiniz. Tavernalar Yunan yeme-içme ve eğlence kültürünün önemli bir parçası olduğu için tavernasız bir Yunanistan seyahati eksik bir seyahat olarak kabul edilir. Bu nedenle Dedeağaç’tan ayrılmadan önce mutlaka bir tavernaya gitmeliydim ve benim tercihim herkes tarafından çok övülen Nisiotiko Tavernası oldu.
Zarifi Sokak’ta bulunan Nisiotiko Tavernası oldukça meşhur bir mekan. Şehri ziyaret eden birçok turist burada bir akşam yemeği yemek istiyor. Bunun iki önemli sebebi var: lezzetli yemekler ve güler yüzlü ve kaliteli hizmet. Şehir merkezinde bulunması sayesinde yemek sonrasında otele dönmek de bir hayli kolay oluyor tabi.
Tavernanın menüsü bir hayli geniş. Benim tercihlerimi Yunan salatası, cacık, kabak kızartması, ahtapot ızgara, soğanlı kalamar ve tabi ki bir şişe uzodan yana kullandım. Tercih ettiğim tüm yiyecekler oldukça taze ve lezzetliydi. Sırası gelmişken şunu da paylaşayım; Yunanistan’da uzolar 20’lik şişelerde servis ediliyor. Genel kural, şişen masana bırakılır ve servisini kendin yaparsın. O yüzden garsondan uzonuzu servis yapmasını beklemeyin.
Restoran Türk turistler arasında da bir hayli meşhur. Restoran gittiğinizde etrafınızdaki birçok masada Türk misafirlerin bulunacağının garantisini verebilirim. İşletmecilerinin ve garsonlarının Türkçe konuşabiliyor olmasına da şaşırmayın sakın.
Bu arada özellikle hafta sonlarında Nisiotiko Tavernası’nda çalgıcı gruplara denk gelme şansınız oldukça yüksek. Klarnet, keman, darbuka ve gitar dörtlüsünden oluşan bu gruplar çaldıkları ve söyledikleri şarkılarla ortamı bir hayli neşelendiriyor. (http://www.nisiotiko.gr/)
Kafka Bookstore & Cafe
Kahve severler ve biraz sakinlik arayanlar için Dedeağaç’ta güzel bir mekan var mı diye soranlar için cevabım: Kafka Bookstore & Cafe. Emporiou Sokak 41 numarada bulunan kafe tuğla ve kitap ağırlıklı dekorasyonuyla rahat bir ortam sunuyor. Sakin bir ortamda ve bir kahve eşliğinde seyahatini yavaşlatmak isteyenler için doğru bir adres. Mekanda zaman zaman sanatsal toplantılar ve söyleşiler de oluyor. Kafka Bookstore & Cafe gece geç saatlere kadar hizmet veriyor.
Salgamis Bakery
Bu kısa Dedeağaç seyahatimi sonlandırmadan önce Yunanistan’ın biraz karbonhidrat kaçamağı yapmak iyi olabilir diye düşündüm ve sabah kahvaltısı için soluğu Salgamis Bakery’de aldım. Dükkana girer girmez tezgahta ve dolaplarda birbirinden taze ve lezzetli görünen yiyeceklerle göz göze geldim. Seçenek çok fazla olsa da ben hızlıca karar verip peynirli ve sosisli böreklerden birer adet aldım. Yanında tabi ki kahve. Kahvesini çok beğenmemiş olsam da böreklerini sevdim. Peynirli böreği hem hamuru çıtır çıtırdı hem de peyniri lezzetliydi.
Leof. Dimokratias 206-220 adresinde bulunan Salgamis Bakery’nin Dedeağaç’ta kahvaltı yapmak isteyenler için iyi bir alternatif olduğunu düşünüyorum.
Konaklama
Dedeağaç’ı rahat gezebilmem ve kendimi kolayca şehrin sokaklarına atabilmem için otelimin şehir merkezinde olması önemliydi. Otelimi araştırırken merkezdeki oteller arasında lokasyon, fiyat ve temizlik açsından en iyi alternatifin Malgaron Sokak’ta yer alan 2 yıldızlı Marianna Otel olduğunu gördüm. Rezervasyonumu burada yaptırıp seyahatim sırasında burada kaldım. Şehir merkezinde bütçeli bir otelde kalmak isteyenlere Marianna Otel’i önerebilirim. (https://mariannahotel.gr/)
Dedeağaç bir hafta sonu seyahati için oldukça ideal bir destinasyon. Burası insanı geliş ve gidişiyle ve keşfetmesiyle yormayan bir destinasyon. İstanbul’dan Dedeağaç’a nasıl gelebileceğinizi öğrenmek için “Dedeağaç’a Nasıl Gidilir?” yazıma göz atabilirsiniz.
Geri bildirim: Dedeağaç’a Nasıl Gidilir? - culinistanbul.com